Kıvanç, şunları söyledi:
“Fransız Düşünür Roland Barthes, “faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir” der. Faşizm, 20. yüzyılda iki büyük savaş ve 100 milyon insanın ölümü ve bir o kadar yaralı, sakat insan olmasına rağmen Avrupalının kafasından tamamen silinmediği aksine kriz anında farklı yerlerde farkı kişilerin ağzından yeniden görüldüğüne şahit oluyoruz… Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, haksızlık üstünden haksız bir savaş ve Çarlık Rusya’sının dünya hâkimiyeti fikriyle, yeni çar tek adam faşist Putin’in emperyalist hayalinin yeniden oyuna konulmasıdır. Yeni Çar Putin, 2008 Brüksel NATO zirvesinde, dönemin ABD Başkanı George W Bush’a şöyle diyordu: “Ukrayna diye bir devlet yoktur. Onun topraklarının yarısını onlara biz verdik, diğer yarısını da Polonya’dan aldılar. 2008’lerde Rusya lideri Yeni Çar, bu günlerin geleceğini nazik ve diplomatik dille ifade ediyordu… Ukrayna sonrası sıranın nerelere, kimlere geleceğini söylemenin kehanet olmadığını da burada ifade etmek isterim. Rus ve Ukrayna arasında süren kirli savaş, milyonlarca insanın sesinin otoriter Rus yönetimince kısılarak, genişleme sıcak denizlere inme hevesinin bir sonucudur. Batı, Ukrayna’yı işgal eden kirli savaşa karşı olduğunu beyan etse de ortak ambargo tehdidi öne çıkarsa da Rus gazına bağımlılığı nedeniyle yaptırım çıkışında ellerinin bağlı olduğunu düşünüyorum. Yaptırım konusunda tuhaf bir misalle karşı karşıyayız… Ünlü Rus Besteci ve Orkestra şefi Valeriy Gergiev, Münich Flarmoni orkestrasındaki görevinden Putin karşıtı olmadığı için istifa zorunda bırakılmış… Valeri Gergiev, yine Edinburg Uluslararası Festivalinin onur kurulu Başkanlığından da istifa etmek zorunda bırakılmış… Başka bir Rus ünlü Soprano Anna Natrebk, Putini kınama talebini yerine getirmediği için New York Metropolitan Operası kadrosundan çıkarılmış… Anlaşılan Batı, Rus gazına bağlı olmanın sonucundan çekindiği için, batıda yaşayan sanatkarlar Rus zengini oligarklar üzerinden Putin’i kuşatmaya mı çalışıyor. Yoksa Batı kafasından 20 yüzyılda iki büyük savaşın silemediği faşizmin yeni türünü mü ortaya koyuyor? Yoksa şaşkınlığını mı? Batının ambargo yönünde sanatkarlar üstünden uygulamasını bir konuşmasında Prof. Dr. Cengiz Aktar da şöyle diyor: “Batı sanatkarlar üzerinden tehdidi öne çıkarırken Batı için vaz geçilmez sanat değerleri olsa da savaşın işgalin sonlanması için vazgeçilmez sanat değerlerinden vazgeçebiliriz demek” sureti ile barış için her şeyden vazgeçeriz kaydını mı öne çıkarıyor?” yorumunu yapıyor. Cengiz Aktar haklı olabilir ama bana göre bu tarz bir uygulama tuhaflık ve şaşkınlık işareti daha önemlisi uygulama yapanların yönetim beceriksizliğidir. Yeni faşizmin şuur altı işareti mi? Bu yolda iki örnek İtalya’dan geliyor. 2021 yılında Dostoyevski’nin 200. doğum yıl dönümü şerefine Floransa’da dikilen Dostaveski anıtının yıkılması talepleri karşısında Floransa Belediye Başkanı Dario Nardella, bu talebi yerine getirmeyi kabul etmeyeceğini şu cümlelerle ifade etmiş: Bu bir diktatörün ve hükümetinin delice savaşı, bir halkın diğer halkla savaşı değil. Yüzlerce yıllık Rus kültürünü iptal etmek yerine Putin’i durdurmaya çalışalım” der. İtalya’da ikinci örnek Milano- Bicocca Üniversitesi. Rusya Ukrayna savaşını ileri sürerek Yazar Paolo Nori’nin Dostoyevski dersini programdan çıkarmayı üniversite yönetimi bir mail atarak Paola Nori’ye bildirmiş. Paolo Nori de durumu, bir video yaparak kamuoyuna duyurmuş. İtalyan halkından gelen tepkiler sonucu üniversite kararından vazgeçmiş. Aklıselim İtalya’da tepkilerin önüne geçilmiş, iş tatlıya bağlanmış. Kamuoyu her zaman doğru düşünmeyi temsil etmez. Hislerin heyecanların nefretin kin ve duygularının hakim olduğu dönemlerde aklıselimi öne çıkaracak insanlar her toplumda olmalıdır. Son sözü söylerken, Rus Ukrayna savaşının 18. yüzyılda Osmanlı-Rus savaşlarının evrilerek yeniden Rus-Türk savaşlarına dönüşmesi endişemizi, bu vesileyle paylaşmak ihtiyacı duyduğumu ifade ederim.”