Sevgili Partili Arkadaşlarım;
Bugün sizlere buradan ülkemizin geldiği son nokta ve bunların çözümü hakkında görüşlerimi paylaşacağım. Hepimizin bildiği gibi yıllar önce Rahmetli Erbakan Hocanın bir tespiti vardı. Ben o zaman Erbakan Hocayı dinlerken, “siyasi ısrarı var hala siyasete doymamış onun için kendi yetiştirdiği talebeleri tenkit ediyor” diyerek içimden hocaya karşı kızgınlık duyuyordum.
Çünkü Erbakan hoca şöyle diyordu “AKP, siyonizmin ayakta tutulması için son formül, son çaredir ve en iyi çare budur. AKP vasıtasıyla istediklerini yaptıracaklar.” Hakikaten geldiğimiz noktada bu durumu daha net görüyoruz. Ben o zaman hoca bunlara kızdığı için böyle söylüyor diyordum fakat Erbakan Hoca’nın AKP hakkındaki tespiti doğruymuş.
Erbakan Hoca benim bunlara birşey söylememe gerek yok diyordu. İnançlı olduğu için hoca onu da ekliyordu. Zaten gidiş o yöne, ben yıllardır siyasetçiyim perde arkasını da okurum diyordu. Görünürde olan olaylar var, siz bu görünürde olan olaylara bakıyorsunuz . Ben bu görünürde olan olayların perde arkasına bakıyorum diyordu. Perde arkası da “Bu siyonistlerin müslümanlar vasıtasıyla inançlı insanlara darbe vurma projesidir” diyordu. Gerçekten şuanda geldiğimiz nokta bu nokta. Ve şöyle diyordu; bu iş böyle olmayacak kademe kademe her alanda olacak nasıl mı:
1) Basın diye birşey kalmayacak, dış güçlerin de yönlendirmesiyle bütün basını elde edecekler.
2) Bütün bankaları etkileri altına alacaklar ve diyecekler ki AKP’yi desteklerse falanca kişiye kredi verin, yoksa vermeyin.
3) Devletin içerisindeki bütün kuruluşları elde edecekler.
Evet şu anda geldiğimiz nokta bu. Gerçekten Erbakan’ın dedikleri doğru çıktı. Dolayısıyla Türkiye’deki program böyleyken Dünyanın geleninde bir düzen kuruluyor. O da SİYONİZM. Bu konuda ABD’de gerçekten lobicilikte de birinci ve başarılı oldu. Çünkü ABD’de iki tane güç vardır birisi İngiliz lobisi, ikincisi Yahudi lobisi. İngiliz lobisi özellikle İsrail devleti kurulduktan sonra başarılı olamadı. Başarılı olamadığı için İngilizler yeni arayışlara girdi. AB bu arayışlardan birisiydi. Biz orada gücümüzü kaybettik. ABD vasıtasıyla iş yapamıyoruz acaba AB vasıtasıyla iş yapabilirmiyiz diye denediler orada da başarılı olamadılar. Özellikle İsrail devleti kurulduktan sonra ABD, İsrail vasıtasıyla Ortadoğu’ya geldi. Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmeye ve dizayn etmeye başladı.
ABD’nin Yahudi lobisi vasıtasıyla, İran, Irak’ta Suriye’de olanlar, Rusya ile olan ilişkiler, PKK ile olan münasebeti, PKK’nın devamı olan YPG vs gibi güçlerle olan beraberliği sayesinde Ortadoğu’da büyük güç kazandığı aşikar. Ve İngilizler gittikçe bu bölgede güçlerini kaybediyorlar ve bunu hazmedemiyorlar. Eskiden beri dünyada güç odağı olmayı alışkanlık haline getirmiş İngilizler; Osmanlı’nın çöküşünde, Ortadoğu’nun yeniden dizayn edilişinde etkili oldular. Fakat şu anda bu etkileri yok gittikçe de güç kaybediyorlar.
İngilizler AB’den çıktıktan sonra çok fazla rahat duracak gibi değiller. Yeni bir dünya düzeni kurmaya çalışıyorlar. Ve bu düzende çeşitli ihtimaller ortaya çıkabilir;
Bizim ise hiç bir yerde yerimiz yok. Şangay buluşmasında biz yokuz, AB’de biz yokuz. AB ile olan ilişkilerde biz yokuz, sadece piyonuz. Dolayısıyla bizim birşeyler yapmamız lazım. Şu anda bize gözüken yol sanki Balkanlar, İslam ülkelerinden bize yakın duranlar. Kendi içimizdeki demokrasiyi, temel hak ve hürriyetleri yerleştirmek ve iyice geliştirmek şartıyla bu devletlerle birlikte olabiliriz. Yoksa gerçekten işimiz zor.
Onun için dünyanın genelinde olan bu yeniden yapılanma ve Türkiye’nin içerisinde olan çeşitli daralmalar vasıtasıyla gerçekten ülke sıkıntılı bir durumda. Ekonomi ciddi sıkıntı içerisinde. Dolayısıyla Rusya ile olan özür dilemeler, Mısır ile olan hadi gelin yeniden kardeş olalım, İsrail ile olan anlaşmalar ekonomiyi bu dar boğazdan kurtarmak için.
Çünkü ekonomi bu gidişle duvara toslarsa AKP diye bir şey kalmaz. AKP bu millete maddi menfaat göstererek kendini kabul ettirdi. Maddi menfaat göstermek 2000’li yılların başında kolaydı. Çünkü Finans kurumları, ABD gibi ekonomisi duraksamaya uğramış devletler sürekli piyasayı fonluyordu. Artık bu fonlama yok. Dolayısıyla Türkiye’ye yabancı para girişi azaldı. Türkiye’ye itibar azaldı. Yabancı sermaye girişi durdu. Bu sebeple yeni arayışlara giriyoruz.
Gayrimenkul alana ikametgah vereceğiz, Türkiye’ye para getirene vatandaşlık vereceğiz, yabancı vatandaşlara kart vereceğiz, onları vatandaş yapacağız gibi çeşitli çare arayışları içerisindeyiz. Bunlar ekonomiyi sırtlayacak çareler değil. Onun için bir an önce Rusya ile olan ticari ve siyasi sıkıntıları ortadan kaldırmak istiyoruz. İsrail’den doğalgazı alır da dünya piyasasına pazarlar mıyız diye çareler arıyoruz. Bunlar fena çareler değil. Ancak bir anlaşmayı izzetle yaparsın, kendi prensiplerine ters düşmeden ve daha önce söylediklerini yemeden yaparsın. Bu şartlarda bir anlaşma yaparsan güzel olur.
Yapılması gerekenler
Bu çelişkilerin insanlara anlatılması lazım. Bu palyatif tedbirlerle bu işin geçiştirilebileceğinin mümkün olmadığının anlatılması lazım. İktidardakiler zaten yalanla milletin gözünü boyuyorlar. İktidarın dışındaki siyasi görüşlerin bunu anlatması lazım. Merkez Parti’nin bunu iyi anlatması lazım. Diğer siyasi görüşler şu anda kendi derdiyle uğraşıyor. CHP’nin binbir derdi var, MHP’nin kendine göre bir sürü derdi var, HDP zaten PKK’ya söz geçiremediği için artık Türkiye’de de duramıyorlar. Uluslararası kuruluşları gezip bize siz yardımcı olun diye başkalarından medet umuyorlar. Merkez Partililere şu anda konjuktür yardım ediyor, çok ciddi çalışmaları lazım.
Merkez Parti mensuplarının ne yapması lazım?
Yalan söylemeden, işi demagojiye boğmadan gerçek doğru düşünceleri partili arkadaşların herkese anlatmaları lazım. Gerçek doğru düşünce nedir? Temel Hak ve Hürriyetlerin bu memlekette tam oturmasıdır. Hukukun herkese eşit uygulanmasıdır. Demokratik ilkelerin kuvvetler ayrılığı prensibinin doğru bir şekilde uygulanmasıdır. Sonra gerçekten üreten bir ekonomi haline gelmek için sanayinin gelişmesi gerektiğini, tarım politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini, çiftçinin yeniden üretmesi gerektiğini anlatması lazımdır.
Çünkü üretmeden yemek, kendinden yemektir. Biz şuan üretmeden yiyoruz ve borç politikasıyla gidiyoruz. Ülkenin bütçesi aldığı borçlarla büyütüldü. ARTIK BORÇTA ALAMIYORUZ. Ve Türkiye bir yıllık acil borçlarını ödemesi ve kendini çevirmesi için korkunç paralara ihtiyacı var. Ve bu para da hazinesinde yok. Bunu bulmanın yollarını araması lazım.
Dolayısıyla Merkez Parti’nin her bireyine en küçük noktadan en önemli noktaya kadar bir yer işgal eden herkese bu meseleleri millete doğru anlatma görevi düşüyor. İlçedeki arkadaşlar ilçelerinde, köydekiler kendi köylerinde, illerdekiler kendi illerinde toplantılar yaparak ‘arkadaşlar bu iş dünya siyaseti açısından doğruya gitmiyor, bu iş dış politika açısından doğru gitmiyor, bu iş ekonomik politika açısından doğruya gitmiyor’ diye anlatmamız lazım. Çünkü artık herkes kendinde de bu sıkıntıları hisseder oldu. En küçük bir ekonomik faaliyetle uğraşan bu işin iyiye gitmediğini farkediyor.
Türkiye’nin kendisine mahsus şartlarının dikkate alınarak yeniden yapılanması için baştan aşağı bir hukuk dizaynı, baştan aşağıya doğru bir mantık silsilesi ve ‘tüketim ekonomisine değil, üretim ekonomisine dayalı’ bir yol izlemesi lazım. Bunu da bizim halkımıza Merkez Parti olarak çok iyi anlatmamız lazım. İktidarı uyarmamız lazım.
Türkiye şu anda bir çıkmazın içinde. Bu çıkmazdan kurtulmak için Merkez Parti’nin yeniden canlanması. Yeniden şaha kalkması lazım. İlk kuruluşundaki gibi yeni insanlar bulması lazım. Ve bu insanlarla fikrini etrafa anlatması lazım. Olumsuz tespitlerimiz tek tek gerçekleşiyor, keşke gerçekleşmeseydi. Keşke söylediklerimizin tersi olsaydı da milletin menfaatleri gerçekleşseydi ama olmadı. Onun için Merkez Parti olarak, elimizde ne imkanımız varsa kullanarak geniş kitlelere sabırla anlatmamız lazım. Dediğim gibi Türkiye’de basın tamamen iktidarın elinde olduğu için hiç olmassa sosyal medyada bunları anlatmamız lazım.
Muhalif bir iki televizyon kanalı var onlara çıkıp konuşmamız lazım. Bayramdan sonra mümkün olduğunca TV programlarına, gazetelerle olan münasebetlerimize tekrar başlamak istiyorum. İnşallah bende daha aktif bir hayat içinde olacağım.
Ama bütün Merkez Partli’li arkadaşlardan, ehli insaf arkadaşlardan, hakikaten vicdanlı ahlaklı arkadaşlardan doğru ne ise onu millete anlatmalarını istiyorum. Nasıl olsa bana dokunmuyor ne olursa olsun demenin kimseye bir faydası yok. Bayramdan sonra tempoyu biraz daha arttıracağız. Ramazan ayının son günlerinde bulunan Kadir Gecesinin rahmete, önümüzdeki Ramazan Bayramının da hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Bayramın yüzü suyu hürmetine milletimizinde sebeplere teşebbüs etmesi, dua etmesi, kafasını çalıştırmasını, iyi düşünmesi kaydıyla Cenabı Hakkın bunları bize nasip etmesini canı gönülden arzu ediyorum.
Bu vesile ile mübarek Kadir Gecenizi tekrar kutlar, Ramazan Bayramının tüm Merkez Parti’lilere ve aziz milletimize hayırlara vesile olmasını dilerim.
Prof. Dr. Abdurrahim Karslı
Merkez Parti Genel Başkanı