15 TEMMUZ, 31 MART VAKASI GİBİ KARANLIKTA KALDI
Asıl hedefin Anadolu insanı olduğunu belirten Karslı, şöyle devam etti:
“İmkansızlıklar içinde dişi ve tırnağıyla bir noktaya gelen Anadolu insanları, içtimai hayattan devre dışı kaldı. Çeteler, bunda başarıya ulaştılar. 15 Temmuz hakkıyla aydınlatılabilmiş değildir. Mesela bu bahsettiğim çetelerin üst düzey mensupları yurt dışına kaçtı. Burada kalanlar da FETÖ borsasıyla kendilerini dışarıya çıkardı. Asıl sorumlular yargılanmadı ya da üzerlerine gidilmedi. Ben bu konuda şöyle bir örnek veriyorum. Bir uyuşturucu çetesi düşünün. Gemilerle uyuşturucuyu üreten, transfer eden, piyasaya sürenler var. Bir de torbacı olarak bildiğimiz küçük çapta insanlar var. Biz genellikle torbacılarla ve onu kullananlarla uğraşırız. Ama bu mereti ton ton gemilerle getirip insanları bataklığa sürükleyenlerle uğraşmayız. Bu olayda da aynısı oldu, elebaşlarıyla uğraşılmadı. Bu alçakça işin asıl sorumluları yakalanmadı, onların üzerine gidilmedi. Gidilmediği gibi masum Anadolu çocuklarıyla uğraşıldı. Dershaneye gitmiş, bankaya para yatırmış, dergiye abone olmuş, bir şekilde onlarla irtibatı olmuş insanlar terör örgütüne üyelikten dolayı ceza çektiler. Asıl sorumlular ise devre dışı kaldı. Örneğin 15 Temmuz hadisesinde siyasi ayak hiç araştırılmadı. Emniyet müdürlerini, komutanları, valileri o mevkilere kim yerleştirdi, tayinleri kim yaptı, kurum ve kuruluşların açılmasına kim müsaade etti bunların üzerine gidilmedi. Eskiden Fethullah Gülen’i överek makam sahibi olanlar, şimdi ona söverek makamlarını muhafaza etmeye çalışıyorlar. Bunların üzerine gidilmedi. Dolayısıyla 15 Temmuz hakkıyla aydınlatılmamış, aynı 31 Mart Vakası gibi karanlıkta kalmış bir darbedir diye düşünüyorum. Darbeler, şüphesiz bir ülke için istikrarsızlık ve kaos getirir. Ülkemizde, demokratik gelişim süreci darbelerle sekteye uğratılmış, her darbe ve darbe girişimi istikrarsızlık ve kaosa zemin hazırlayan bir siyaset iklimi oluşturarak, aziz milletimize talihsiz travmalar yaşatmıştır. Tüm darbe ve darbe girişimlerine demokrasinin bir gereği olarak amasız, fakatsız karşı çıkmanın bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyoruz. Demokrasiye kastetme teşebbüsü gösterenlerin evrensel hukuk kuralları çerçevesinde hesap vermesini, yargılama süreçlerinin öznel ve nesnel adalet değerlerinden sapmamasını ve toplumumuza yeni travmalar yaşatmamasını, ülkemizin 15 Temmuz gibi karanlık atmosferleri bir daha yaşamamasını temenni ediyoruz.