Anayasa Değişikliği Ak Parti’ nin Bu Halka Yaptığı En Son Kötülük Olacak…

23 Mayıs 2018

Merkez Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı anayasa değişiklik teklifini değerlendirdi ve muhtemel Başkanlık Sistemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye’de bir anayasa değişikliğine ihtiyaç olduğunu belirten Merkez Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Karslı; “Türkiye’de normal süreçlerde, bütün ilgili mercilerin katkısı ile hazırlanmış ve milletin üzerinde anlaşabileceği yeni bir anayasaya ihtiyaç var, çünkü Türkiye Cumhuriyet’inde hiç bir zaman millet kendi anayasasını yapamadı. Milletin dışındaki kuvvetler, ya bir ihtilal sonrası veya olağanüstü hal şartlarında bir anayasa hazırlayıp milletin önüne getirdi. Bu sebeple milletin iştiraki ile ve normal şartlarda hazırlanacak bir anayasa gereklidir. 1982 Anayasası milletin onayına sunulmuştur, fakat o zamanki şartlar, insanlara evet demekten başka bir çare bırakmadığı için 82 Anayasası demokratik şartlarda hazırlanmış bir anayasa değildir. Kısaca milletin ekseriyetince kabul edilmiş bir anayasaya ihtiyacımız var.

Acaba şu andaki şartlar yeni bir anayasa hazırlığı için uygun mudur? Bilindiği üzere bir hastalığın ilacı dahi uygun zamanda ve şartlarda vücuda verilmezse faydadan ziyade zarar verir. Türkiye Cumhuriyetinin şu andaki şartlarına bakıldığı zaman, ekonomisi, dış politikası, terör belası gibi çözülmesi gereken birçok problemler varken anayasayla uğraşmak ve sıkıntılara yeni sıkıntılar ekleyecektir ve kısaca mevcut ortam yeni bir anayasa hazırlamaya veya değişiklik yapmaya uygun değildir” dedi.

Yeni bir anayasada ekseriyetin kabulü, bir çok noktalarda farklı fikirdeki insanların onayı, daha doğrusu milleti bölen değil, genel bir konsensüs oluşturan, milletin ittifak ettiği bir anayasa olması gerektiğini söyleyen Karslı; şöyle devam etti;

“Yeni anayasa yalnızca meclisteki partilerin ittifakı ile değil; milletin, en azından çoğunluğun ittifakına zemin hazırlayan bir yapı içerisinde ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarının, STK ların, üniversite bilim adamlarımızın katkısı ile oluşturulmalıdır. Anayasa toplumun ortak arzusu doğrultusunda ve toplumun yapısını, karakterini yansıtmalıdır. Çünkü anayasa bir milletin bir araya gelerek “Evet, biz böyle yönetilmek ve bu şekilde yaşamak istiyoruz.” dediği bir toplum sözleşmesidir. Şu anki şartlarda hazırlanan anayasa değişikliğine baktığımızda, bir toplum sözleşmesi niteliği yok. Daha meclisten geçmeden, toplum evetçiler ve hayırcılar olmak üzere ikiye ayrılmış durumda. Hatta anayasaya evet diyen AK Parti içerisinde dahi huzursuzluk var. Yine anayasaya evet diyen MHP’nin içerisinde yaşanan huzursuzluklar, istifalarla gün yüzüne çıkmış durumda… Kavgalar, usulsüz davranışlar, genel ahlak ve hukuku ihlal eden davranışlara bakıldığında, bu değişikliğin mevcut sıkıntıları çözmek yerine sıkıntı çıkaracağı aşikardır. Nitekim AKP’nin bundan önce de yaptığı değişiklikler sıkıntılarımızı artırdı ve Türkiye’yi 15 Temmuz olaylarına kadar getirdi. Şimdi de Osmanlı zamanında başlayan ve Türkiye Cumhuriyetinin kurulması ile devam ettirilen Parlamenter sistemi ve kuvvetler ayrığını sistemini terk edip, tek şahsı yetkili kılmak derde deva olmayacak, yaşamadığımız sıkıntıları bize yaşatacaktır” dedi.

Geçmiş dönemde gerçekleştirilen anayasa değişikliklerini hatırlatan Prof Karslı;

“AKP iktidara geldikten sonra bir kaç defa anayasa değişikliği oldu ama bu değişiklikler malesef milletin aleyhine oldu. Mesela HSYK’nın yapısının en son değiştirilmesinde bunun çok önemli bir değişiklik olduğu ısrarla vurgulanıyordu, lakin geldiğimiz nokta belli… HSYK’da gerçekleştirilen bu değişiklik 15 Temmuz’a ve diğer bir çok olaya zemin hazırladı. Dolayısıyla Ak Parti’nin gerçekleştirdiği anayasa değişiklikleri şimdiye kadar milletin hayrına olmadı. Anayasa değişikliği bir yana, diğer kanun değişiklikleri ve uygulamaları da milletin hayrına olmadı. Mesela milli eğitimle ilgili düzenlemeleri hatırlayınız yine çok tartışmalı ve kavgalı, sıkıntılı düzenlemeler olmuştu. Fakat sonuçları ortada, eğitim sistemimizin sıkıntıları azalmadı daha çok arttı. Zahir hale baktığımız zaman Ak Parti bünyesinde daha çok muhafazakar insanların barındığı, muhafazarkarlığı ve inanç değerlerimizi gündeme getiren ve onun üzerinden siyaset yapan bir yapıya sahip. İslam hukuku temelde ahlaklı insan yetiştirmeyi hedefler. Çünkü Peygamberimiz (sav)ben “güzel ahlakı tamamlamak için” gönderildim buyurmaktadır. Ancak geçen 15 yılın neticesine baktığımızda ise, AKP iktidarı dürüst insanların, adaletli insanların, inançlı insanların yetişmesine vesile olmadığını, ahlakın tefessüh ettiğini, yine bu partinin en üst düzey yetkilileri söylüyor. Yani dikilen bu ağaç zehirli meyvelerini verdi. Herkesin bildiği üzere gibi şu anda toplumda ahlaki bir çöküntü yaşanıyor. Malesef bu ahlaki çöküntü en tepeden başlayarak aşağıya doru ilerliyor. Kısaca, şimdiye kadar yapılan -yalnızca anayasa değişiklikleri değil- ekseri icraatlar, sonuç olarak toplumun yararına olmadı.

Bunu eğitimde yaptığımız 4+4+4 düzenlemesinde ve bir çok alanda gördük. AK Parti bu düzenlemeyi “kindar ve dindar nesil” yetiştirecek diye yaptı. Neticede geldiğimiz nokta belli. Aksine kavgacı, kindar ve ahlaki değerleri tanımayan ve sıkıntılı bir nesil yetişti“. ifadelerini kullandı.

Muhalefet bu anayasa değişikliğinin tehlikelerini anlatamıyor…

Muhalefetin de tutumunu eleştiren Prof. Dr. Abdurrahim Karslı; Muhalefet bu anayasa değişikliğinin ve AKP’nin tehlikelerini anlatamıyor. Muhalefetin yüklendiği tek fikir, “Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet elden gidiyor.“. Muhalefet bütün meseleyi Atatürk üzerinden anlatmaya çalışıyor. Fakat bu yanlışları, evrensel ilkelerle izah etmemiz gerekiyor. Muhalefetin her şeyi Atatürk’le izah etmesi yanlış. Halbuki dünyanın gidişatına baktığımızda evrensel değerleri daha ön plana çıkarmamız gerekiyor. AK Parti’nin ilk iktidara gelirken söylediği “demokrasi geliştirilmeli, hukukun üstünlüğü geliştirilmeli, adalet geliştirilmeli, insana önem verilmeli ki devlet yaşatılsın” sözleri bir zaman sonra kendilerince unutuldu. Muhalefet ise evrensel değerlerle cevap vermek yerine her şeyi kendi düşüncesi üzerinden izah eden bir yapı içerisine gidiyor ki, bu da toplumda alternatif bir değer olarak kabul görmüyor.

Bizim insanımız sıkıntılar yaşasa da kutsalına dokundurmuyor. Şimdi Ak Parti ve idaresi mukaddesata taraftar gibi olduğu için, millet de görünüşe bakıp, bu inanç değerlerine taraf olanı tercih ediyor. Dolayısıyla muhalif diğer tarafın kazanma şansı olmuyor. Ayrıca önemli bir güç olan basın AKP için çalıştığından, muhalif fikirleri anlatmak da ayrıca zor hatta imkansız hale geldi”.

Anayasa değişikliğine destek veren Bahçeli için ise Karslı; “Bahçeli’nin dönüşünü mantıken izah etmek mümkün değil, Bahçeli Erdoğan için ağır sözler kullanırken ve ısrarla parlamenter sistemi savunurken, açıklaması zor bir şekilde birden bire başkanlık sistemine taraftar oldu. Bunu aklen vicdanen izah etmek mümkün değil. MHP’nin içerisindeki kişilerin izahına ve bizim basından takip ettiğimize göre, Türkiye’deki siyaset iktidarı ve muhalefetiyle dizayn edilmiş bir siyasettir. Yani Büyük Ortadoğu Projesi’ni Türkiye’de ve ortadoğuda tatbik etmek için Tayyip Bey’in de Büyük Ortadoğu projesinde eş başkan olduğu bir zeminde, muhalefet de ona göre yürüyen bir siyasettir. Bahçeli’de aynı yerlerden talimat alıyor diye eskiden MHP’nin içerisindeki kişiler iddia ediyor.” dedi.

Prof. Dr. Karslı sözlerine şöyle devam etti:

“Adalet noktasında Türkiye hükumeti hukuku uygulamayan, adaleti sıfırlayan bir noktaya geldi. Adalete, ehliyete önem verilmediği, özellikle evrensel değerlerin, eğitimin bir öneminin kalmadığı bir noktaya geldik. Türkiye de özellikle işsizlik had safhada iken, işverenler arzu ettiği kalifiye elamanı bulamıyor. Çünkü eğitim insanlara istenilen birikimi, formasyonu vermiyor. Bir tarafta işsiz kesim, bir tarafta da tabiri caizse işe uygun eleman bulamayan bir zemin var. Bu AK Parti’nin şimdiye kadar ortaya koyduğu bir durum. AK Parti yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı ortaya çıkmıştı. Lakin AK Parti bu üç sıkıntıyı zirveye çıkardı. Artık insanlar internet ortamında dahi bir yazı yazarken tedirgin. Benim de şahsen söylediğim sözlerimden ötürü aleyhimde davalarım sürüyor.

İktidardakiler sanki toplumdaki bütün problemlerin temeli dinmiş gibi, ve o dini de şeklen gündeme getirip konuşunca bütün sorunları halledeceklerini düşünen bir imaj verdiler. Halbuki bir çok problemin temeli sadece inanç değil, bizim, ahlak temelli problemlerimiz çok. Dolayısıyla nazarlarımızı bu noktaya çevirerek çözüm aramalıyız. Malesef ki bu çözümden oldukça uzaktayız ve gittikçe de makas açılıyor. Yani yapılması gerekenler için ileri sürülen fikirler şu an muhalefet ve ekseriyetle uyuşma noktasında değil, ayrışma noktasında. İşte böyle bir zamanda da anayasa değişikliği yapıyorum demek başka türlü bir maksadın anlaşılmasına sebep oluyor.

Aslında bu maksadı AKP’ye yakın görünen insanlar da söylüyor ve her yerde de konuşuluyor. Özellikle muhafazakar kesimden sözü dinlenir insanlar bu fikirleri seslendirmeye başladı. “Artık birinci Cumhuriyet ömrünü doldurdu; dolayısıyla bu sona eriyor ve bizim yeni bir Osmanlıcılık arayışımız var; bu sadece Osmanlıcılık değil aynı zamanda hilafet makamının yeniden gelmesidir, 15 Temmuz da yeni bir devletin, yeni bir rejimin kuruluşunun başlangıcı oldu. 15 Temmuz bir Kurtuluş harbi oldu ve yeni bir sistem ve yeni bir rejim kuruluyor” düşüncesiyle muhafazakar kesimin ağzına zehirli yalancı bir bal sürülüyor. Bence kandırılıyor insanlar” dedi.

Bu iş referandumdan geçmezse HDP’nin belki MHP’nin baraj altında kaldığı erken seçim öngörülüyor. Bu da Ak Parti’nin B planı. Fakat bu anayasa değişikliği kabul edilse de edilmese de Ak Parti’yi sıkıntıya sokacak. Çünkü bütün niyetleri gün yüzüne çıkacak.

Bu anayasa değişikliği fikirlerimizin hayrına, inançlarımızın hayrına, tarihimizin hayrına değil. Yanlış hesapların neticesi. Lakin şu anda yakalanan bir fırsata, uygun konjonktüre sahipler ve buna karşı çıkan ciddi bir muhalefet yok. Onun için başarılı olma şansı yüksek. Fakat bu zehirli meyveleri yedikten sonra karnımız ağrıyacak ama iş işten geçmiş olacak. Ben istikbalden ümitsiz değilim, mevcut durumda AK Parti’nin hakimiyeti olsa dahi toplumdaki memnuniyetsizlik çok fazla. Sadece menfaat icabı konuşan, yanıltılan, fikir beyan eden insanlarımız çok. Onların da böyle devam edeceğini zannetmiyorum. Bu işin yanlışlığı bir yerde anlaşılacaktır. Bu millet bu uygulamanın kendi lehine değil başkalarının lehine olduğunu bir zaman sonra öğrenecektir.

Bu şartlarda ve bu muhtevada anayasa değişikliği AK Parti’nin bu halka yaptığı en son kötülük olacaktır. Bekleyelim ve görelim. Karamsar bir atmosfer var, lakin ben gelecekten ümitsiz değilim sular bulanmadan durulmaz. Gecelerin karanlığı şafak vaktinin yakınlığına işarettir” dedi.

Anayasa değişikliği teknik hukuk açısından savunulamaz. Şu anda kısmen, en azından hukuken var olan kuvvetler ayrılığı prensibi hukuken de ortadan kalkacak ve demokratik uygulama olarak geriye gideceğiz gibi görünüyor.